Çanakkale Kilitbahir Kalesi, Namazgah Tabyası Gezisi


Bugünkü gezimize Çanakkale feribot iskelesinden başladık. Kendi aracınızla gitmek isterseniz arabalı feribotlarla Gelibolu tarafına geçmek için kullanabilirsiniz. Çanakkale - Kilitbahir feribot hattı her 30  dakika da bir seferleri bulunmaktadır. Ayrıca Çanakkale – Eceabat ve Lapseki – Gelibolu feribot seferleri bulunmaktadır. İskelede belli saatler de boğaz turları yapılmaktadır. Feribot iskelesinin önünde Çanakkale Şehitlikleri ve çeşitli turlar düzenleyen firmalardan bilgi alabilirsiniz. Çanakkale den Kilitbahir’e geçmemiz yaklaşık olarak 10-15 dakika sürüyor.


Yolculuğumuzda feribot limana yaklaşırken ilk olarak bizi Dur Yolcu! Yazısı selamlıyor.


Dur Yolcu! yazısının bulunduğu alan askeri bölge olmasından dolayı, bu bölgeye girebilmek için özel izin gerekmektedir. Kısaca hikayesinden bahsetmek gerekirse;

Dur yolcu!

Tarihler 1960 yılını göstermektedir. Günümüzde hala faal olan, Dur Yolcu Anıtı‘nın hemen altında yer alan Değirmen Burnu Tabyaları‘nın komutanı Üsteğmen Turan Şekip PINAR yaşadığı coğrafyanın önemini çok iyi bilmekteydi. Çanakkale Zaferi‘nin gururunu yaşarken bu muhteşem zaferi gösterebilecek bir eser bırakmayı da çok istiyordu.
Bir gün Yedek Subay Seyran Çebi‘yi çağırdı. Ona düşündüklerini heyecanla anlattı. Büyük bir eser bırakmak istiyordu. Çanakkale Boğazı‘ndan gelip geçen herkes görmeliydi. Ne yapacakları konusunda konuşurlarken kendisine masasının üzerinde bulunan “Asker Sigarası” paketini gösterdi.
“Bunu çizebilir misin?” diye sordu.
Seyran Çebi çizebileceğini söyledi. Tek başına bir asker görseli istenileni anlatmaya yetmeyecekti. Bu nedenle Necmettin Halil Onan‘a ait şiirin dizeleri anıta ilave edildi.
“Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir!”
Bu dönemde Çanakkale Şehitlik abidesinin yapımına Milliyet gazetesinin desteğinin bulunmasından dolayı, gazetenin logosu olan meşale sembolü eklenmiştir.
Anıta dizelerin ilave edilmesiyle tamamlanmıştır.

Kilitbahir köyü Dur Yolcu! yazısına yakın olan iskeleye yaklaşan feribottan indikten sonra Kilitbahir Kalesine doğru yaklaşık 500 metrelik bir yürüyüş sizi bekliyor. Kale yakınlarına yaklaşırken "Kaşıkçı Dede için kaşık bulunur" şeklinde bir yazı dikkatimizi çekti bu nedir derken, az ilerde sağ tarafta Kaşıkçı Dede türbesi karşınıza çıkıyor.

O bölgede yaşayan kişilerden aldığım bilgiye göre, Kaşıkçı Dede, kalenin yapımında çalışan kişilerin yemek yemesi için gerekli olan kaşıklardan sorumlu kişi olduğu tahmin edilmektedir. Devamlı üzerinde dikili vaziyette kaşık bulunan bir kabirdir. Konuşamayan yada geç konuşan çocuklar için kabir üzerinden bir kaşık alınıp yerine bir başka kaşık konursa ve alınan kaşıkla çocuğa yemek yedirilirse çocuk konuşur. Tarihimizde ne yazık ki bu tarz inanış yaygın olarak bulunmaktadır.

Yolculuğumuza biraz da ha devam ettikten sonra, karşımıza Kilitbahir Kalesi çıkıyor. Kale surlarından açılan bir yoldan girip Kilitbahir Kalesi'ne giriyoruz. Kale gezimiz kalenin 2011 yılından bu yana yapılan restorasyon çalışmasından dolayı, sadece kale dışını dolaşarak gerçekleştiriyoruz. Kilitbahir Kalesi tarihi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;

 Kilitbahir Kalesi  Kale-i Sultaniye(Çimenlik Kalesi)ile birlikte karşılıklı olarak İstanbul’un fethinden sonra boğazların denetimini sağlamak amacıyla Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Yakup Bey tarafından 1462’de yaptırılmıştır. Kalelerin inşası kısa sürede süratle tamamlanmıştır. Kilitbahir kalesinin inşa kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Buna karşılık tarihî kaynaklarda kalenin Fatih tarafından yaptırıldığı kesin olarak belirtilmektedir.
Kilitbahir Kalesi planı itibariyle Osmanlı kaleleri içinde özel bir yere sahiptir. Fatih Sultan Mehmet’in geometriye düşkünlüğünün yansıdığı Kale üç yapraklı yonca planı ile kuvvetli bir savunma sitemine sahiptir. Bir dış sur, iç kale ve iç kale içinde birde iç kule yer almaktadır. Konumu itibariyle boğazı ateşe tutabilecek şekilde yerleştirilmiştir. Hisarpeçeye sahip Kaleye Kanuni döneminde ek olarak ikinci bir avlu ve kule inşa edilmiştir.












Kilitbahir Kalesi çevresindeki gezimiz bittikten sonra, az ileride Namazgah Tabyası'na doğru ilerliyoruz. Namazgah Tabyası gezerken bizi biraz üzen bir görüntüyle karşılaştık. Namazgah Tabyası kendi haline bırakılmış şekilde, bir çok alanın kapısına kilit vurulmuş. Namazgah Tabyası'nın tarihi hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;

Tabya; Arapça karşılığı ‘üzeri toprakla örtülü sığınak’ demektir.

1860'lı yıllarda Sultan Abdülaziz Han döneminde yapımına başlanmış, 1892 yılında tamamlanmıştır. Tam karşısında Aziziye tabyası vardır. Boğaz savunmasını güçlendirmek amacıyla yapılmıştır. Boğazın en büyük tabyasıdır.

18 Mart 1915 boğaz savaşında kullanılmıştır. 2006 yılında restore edilmiş, deniz savaşları müzesi olarak düzenlenmiştir.

Tabyanın topları 1950’li yıllarda sökülmüştür.

Namazgah adı: Tabya kalenin hemen bitişiğindedir, kalede 1500 e yakın asker vardır. Bu bölge kale askerinin yazlık açık namazgah yeriydi. Tabya inşa edildikten sonra da adı Namazgah olarak kalmıştır.












Gelibolu tarafında gezimizi burada sonlandırarak Merkezdeki gezimizi için feribota doğru yol alıyoruz. Arkamızda tarih yorgunluğunu sırtlanmış, Kilitbahir Kalesi'ne son bir bakış atarak feribotla karşıya geçiyoruz. 


Post a Comment

Daha yeni Daha eski