Bir Babanın Günlüğünden Notlar 3


Sevgili Meleğim,

Uzun zamandır senin hakkında bir şeyler yazamadığı fark ettim. Bu aralar iş yoğunluğu, yeni bir şehre taşınıp alışmak derken sana dair bir şeyler yazmadım. Nereden başlasam bugün tam 9 ay 20 günlük sün. Seninle gecen güzel bir ömür. İlk üç ay gaz derdinden uyuyamayıp gazını çıkartman için annenle benim türlü şekillere girişimiz ve geceleri gazdan dolayı uyandığında gazını çıkartıktan sonra göğüsümüzde uyup kalman. Dördüncü ve beşinci aylarında artık tam anlamıyla gaz derdinden kurtulup dikkatini bizim üstümüzde toplayıp gözlerinle bizi takip edip, seni gıdıkladığımızda bize attığın o güzel gülücüklerin. Hastalanıp uymadan sabaha kadar başında beklediğimiz o gün. Altıncı ayına geldiğimizde senin ilk ek gıdayla tanışıp suratının aldığı ifade, sonraki dönemlerde ek gıda bir güzel tabağını silip süpürmen. Artık annenin mama yapma konusunda çok profesyonel olmasından yoksa, senin yaramaz bir çocuk olmamandan mı? Bilmiyorum... Ek gıdalar faslıyla başlayan, hatta bir ay öncesinden başlayan diş çıkarma faslın. Annenle hala olmuş sana ne mama önlü ne de mendil yetiştiremiyoruz. Benim küçük salyalı meleğim. Artık hareketlenme zamanı yerinde duramıyor sağa sola dönmeye çalışmalarında gayet başarılı adımlarla ilerliyorsun. Yedinci ayla birlikte artık oyun halısında bıraktığımız küçük meleğim yerinde yok. Sürünerek veya yuvarlanarak oyun halından iki metre uzakta oynarken buluyoruz seni. Sekizinci ayla birlikte seninle yaşadığımız hareketli hayat biraz daha artı. Artık emeklemek için yavaş yavaş çalışmalara başladın. Karnın üstüne yatarak kollarınla göğüsünü kaldırmayı öğrendin, arkasından başınla destek alarak poponu kaldırmayı öğrendin. Evet artık emekleme pozisyonuna gelmeyi başardık. Biraz acemiyiz ama olsun biraz emekleme pozisyonunda durup kendimizi tehlikeye atmadan karnının üzerine yatıyordun. Sekizinci ayın son zamanlarına doğru emekleme pozisyonunda kendini sağlama alıp ilerlemek için artık, o pozisyonda bir ileri bir geri sallanıp emekleyerek adım atmak için can atıyordun. İlk kelimelerini bu ayda duyduk. Dedelerine çok düşkün olmandan kaynaklı olacak ilk kelimen "Dede" olmuştu. Dedelerin sevinci hala gözümün önünde. Sen "Dede" dedikçe onlar sana tekrar dedirmek için girdikler çabalar, hala aklıma geldikçe bir tebessüm kaynağı. Dokuzuncu ay annem ve benim için zor bir kararla şehir değişikliği yapma kararı almamızla başlayan zorlu dönemimiz. Artık bir emekleme uzmanısın bıraktığımız yerde seni bulamıyoruz. Emekleyerek her tarafa gidebiliyorsun. Hele taşındıktan sonra  ilk vukuatın var ya. Beşiğini daha kuramadığımızdan ve anneannenler de misafir olarak kaldığımızdan dolayı rahat yatman için sana iki çek yat arasına yer yatağı yatık.( Çek yatlar açıldı zaman yaklaşık altın 40 cm bir boşluk oluşuyor.) Sabah senin ağlama sesinle uyandım. Birde baktım sen yatağında yoksun. Uyku sersemi seni ararken annen "Çek yatın altında " demez mi? Uyku sersemlikle ilk başta anlayamadım. İkinci tekrardan sonra çek yatın altına sürüne sürüne girmiş ve kafasını kaldırınca çarpmasıyla feryadı basmışsın. Artık seni oradan çıkartık. Bir yaramazlık yaptığını anlar edasıyla bir de kahkaha patlatıp. Tekrar yapalım der gibi o tara doğru emekleyerek gitmen yok mu? Evde anneannenin ilk torunu olan Efe adlı emektar köpekleri senden ne kadar yıldıysa emekleyerek yanına gitmeden senden kaçar oldu. Şuan dokuzuncu ayın bitti. Onuncu ayının içerisindesin. Sen büyüdükçe, zaman geçtikçe her gün yeni bir huyun ve davranışınla bizde seninle büyüyoruz. Artık her türlü davranışınla bize duygularını bize açıkça ifade ediyorsun. Emeklemenin yanında çok rahat bir şekilde tutunup ayağa kalkıyorsun. Seni yürütmemiz için elinden geldiğince bizi zorluyorsun ellerinden tutuğumuzda kendinden büyük adımlar atarak evi talan ediyorsun. Bu aralar tek tük olsada bize "anniy, babi" gibi kelimeler söyleyerek bizi daha çok heycanlandırıyorsun. Hele oyun oynarken o attığın şen kahkahalar her şeye değer. Bu aralar istemediğin bir şey olursa ona direnmeyi de öğrendin. Oturmayı hiç sevmiyorsun. Ya kucak ta gezeceksin ya da emekleyeceksin. Hele mama sandelyesi ve yürüteçine oturturmak için verdiğimiz çabalar bir birinden güzel. Dün ilk kez kucağımda dedene "güle güle "diyerek el salladın. Her kez şaşkın ve hey can içindeydi. Seni sana anlatmak için her gün her saniye yazmam gerekir. Aslında ama ne benim ne de annenin seninle ve günlük hayatımızdaki işlerimizden dolayı pek zaman bulamıyoruz. Ama bir gün sorarsan nasıl bir bebektim diye senin annenin ilk karnında bana verdiğinden ilk tepkinden bu yana sana anlatacağımız çok güzel seninle yaşanmış, yaşayacağımız anılarımız var. Seni her şeyden çok seven Baban...

16.07.2017

Post a Comment

Daha yeni Daha eski